******* Kedi bakımı zor iş. Adı üstünde “bakım”. Çocukken annem ile aramızda gelişen “kedi alalım” “almayalım” “alıcaz”,“almayacaz” (alacağız ve almayacağız) diyaloglarının nedenini kendime ait bir evim olduğunda bedelini ödeyerek öğrendim.
Kediler hiç büyümeyen çocuklar. İsterlerse halının üzerine kusarlar, size düşen pisliği yok etmek ve ortalığı bol amonyaklı deterjanlarla dezenfekte etmektir. İsterlerse kaka yaparlar (neyseki binlerce yıl öncesine dayanan asil bir içgüdü ile sadece ve sadece kumlarına) size düşen sık sık değiştirmek üzere koku emen kedi kumlarına para bayılmak kısaca kaka avcılığı yapmaktır.
Kedili hayat ile kedisiz hayat resimleri arasındaki 7 farkı bulun derseniz size 7’den çok madde işaretleyebilirim. Artık elinizde tuhaf bir fırça vardır mesela. Anacığının onun yalayıp temizlediğini zanneden kediniz mırıl mırıl mırıldanırken siz ıslattığınız fırça ile kediyi kaşağılamaktasınızdır. Kedi maması diye bir genelleme olmadığını bilirsiniz mesela: iyi mama vardır,- kötü mama vardır. Hekimden sorma çekenden sor deyişini haklı çıkaracak deneyimlere sahip olursunuz. Kısırlaştırılmış kedinizin magnezyumu bol mama yemesinin idrar yollarının kumla kaplanması demek olduğunu öğrenir, şehir ve dolayısıyla veteriner değiştirdiğinizde, veterinere “bu mamada ne kadar magnezyum var? Normalde ne kadar olmalı?” türü sorular yönelttiğinizde veterinerin verecek cevap bulamamasına içten içe kızarsınız.
Annenize küpe bile takamadığınız yılları hatırlarsınız kedinize iğne yapmayı öğrendiğinizde (tam 5 kere yaptım- iğrenç bir duygu)
Siz ne kadar temizleseniz de misafirler geldiğinde üzerilerine bir tel kedi tüyü bulaşır da onlar size bu konuda ukalalık yapar diye tedirgin olursunuz hep. İşte bu yüzden kedi beslemiş ya da beslemekte olan misafirlere karşı kendinizi baba evinde gibi rahat ve güvende hissedersiniz. Hamilelikte seçtiğiniz doktora suçlu suçlu
“yalnız benim kedim var,” dediğinizde onun tepkisi
“ne olmuş ben de 7 kedi arasında büyüdüm. Tıp fakültesinde toksoplazma nedir öğrenir öğrenmez test yaptırdık, bende çıkmadı kimi kedisiz arkadaşlarda çıktı,” olduğunda kalkıp onu öpmek istersiniz.
Ama bir lafla sakinleşecek kadar cahil olsaydınız zaten kedi besleyen biri olmazdınız ! Anlattırırsınız ona, ve dalarsınız internet deryasına. İçiniz iyice rahatlar.
Öğrenirsinizki daha çok sokak kedileri bu riske açıktır, çünkü lağım suyu- fare gibi mikrop taşıyıcılarla iç içedirler. Bir kedi hayatında (eğer geçirecekse) yalnız bir kere t. geçirir ve o dönem genelde yavruluguna rastlar .
15 gün içinde atlattığıbu hastalıga karşı bağışıklık geliştirir ve bir daha yaşamaz da yaşatmaz da böyle bir şeyi.
Ayrıca o dönemde hayvanın dışkısındaki mikroplar size ağız yolu ile bulaşmalıdır.
Hasta bir hayvanın dışkısında kakasını yaptıktan ancak 24 saat sonra patlayıp mikrop yayan kistler olur.
Siz kediniz sokaklarda geziyor ve çiğ et yiyorsa
hayatında daha evel t. geçirmemiş ve bağışık olmadığı için o an t taşımaktaysa
ve eğer dışkılamış da bir gun içinde kokuya dayanıp temizletmediyseniz kumu
ve dışkı ile birebir temas edip elinizi ağzınıza soktuysanız
işte o zaman tehlike altındasınız demektir (hamile iken özellikle). Tabiî ki hayat da başka türlü aksilikler de olabilir. Ancak iş sade bir biçimde anlatılırsa böyle.
Nasıl ki her gördüğünüz köpek kuıduz değilse, kediler de her an t. değildirler.
Ama evlat her şeyden önemli. Tüm testleriniz yaptırır ve dikkatli olmaya devam edersiniz (İşe artık çiğ köfte yememekle bşlayın mesela- inanın bir kediden daha tehlikeli)
Herneyse t. konusunu geçelim.
Bir de kist yapma olayı var. Kedi tüyü kist yapıyor bebeği koru lafları..
Valla köpeksever veterinerim söyledi: kist yapan ekinekok türü köpek tüyünde bulunurmuş kedi tüyünde değil.
Ama yine de kedi bakımı zor iş arkadaşlar. Henüz kızıma bir kardeş yapacak enerjiye, fikre, niyete sahip değilim. Evde onun boyuna yakın bir canlı olması içimi rahatlatıyor. Ayrıca hayvan seven insan da sever genellememe hizmet eder bir tavır sergiliyorum. Hayvan seven bir evlat yetiştiriyorum.
Hayvanları eşim de ben de çok severiz, ama onları yine de Nehir’in gözünden görmek isterdim. Neden mi Ne zaman gülen surat resmi görse miyyyyyyyaw, huv huv diyor da ondan.
5 comments:
pek çok konuda sanki kendimi okumuş gibi oldum.
1.kaka-çiş,kusmuk temizlemeye aşina olmak..
2.ev temiz dahi olsa herşeyde köpek tüyü olması..
3.köpişe aşı yapmayı öğrenmek..
4.eve titiz misafir geleceği zaman tedirgin olmak..
5.aman çocukta kist olur..
vs..
oysaki onların verdiği dostluk ve güven hissini pek çok insanın veremiyeceğini hatta vermek bile istemeyeceğini evinde hayvan beslemeyenlerin bilmesi biraz zor gibi geliyor bana.
Şimdi yazımdaki kist-köpek kelimeleri için üzüldüm vallahi.
BEn köpekleri karalamak niyetiyle söylemedim. Sadece evime gelen misafirler kedi / bebek konusu ile ilgili kaygılanıp vırvırlamasınlar diye yazmıstım.
Ama ben gercekten köpekleri de cok severim. Zaten hayvanlar aleminden birini bagrına basan digerlerini de mutlaka seviyor demektir :)
Ayrıca son yazdıklarına kesinlikle destek veriyorum. Bir cok insan hayvanların verecegi dostluk ve güven hissini veremiyor ne yazık ki (ayrıca bir şey itiraf etmeli- köpek daha bir koşulsuz sever. Kedi biraz insan gibidir, kızdırdın mı basar fırçayı)
Evde hayvan beslemeyenlerin besleyenleri tek kelime ile infaz etmesine de cok kızıyorum.
Pislik, igrenc falan diyorlar ya. Ondan bahsediyorum.
Merhaba,
Kedimiz sekiz yaşında. İki yaşında da bir kızımız var. Bu Sekiz yıllık kedili yaşamımızda Binnur Hanım'ın anlattığı şeyleri yaşadık, yaşıyoruz... Hayvanları çok seviyorum. Bu sevgimi besleyen ve var olduğuna inandığım sosyal sorumluklarımız da işin bir başka yönü. Evlerde kedi beslemeye karşı olan tanıdıklarımızın batıl fikirlerini dinledik çok kez,,, kedimiz olduğunundan beri misafirliğe gelmeyen arkadaşlarımız oldu.. vs.vs..
Böyle bir süreçte beni en çok üzen ve en çok kızdıran iki olguyu paylaşmak isterim;
Üzen şey;
Kedimiz için katlandığımız (aslında katlanma kavramı 3. kişilere ait bir tanımlama) maddi/manevi olguları eleştirirken üstü kapalı olarak da olsa "enayi" olarak ve/veya "bir başka gezegenin çocukları" olarak vasıflandırılmamız.
Kızdıran şey ise;
Kedi tüyü, kist vs gibi konulardaki riskin sanılandan çok düşük olduğunu bilimsel kaynaklar göstererek dahi bazı zevata anlatamıyor olmak. Bu kişilerin diplomalı cahil olmaları durumunda daha fazla kızıyorum.
Sonuç itibariyle söyleyeceğim şu;
Kızımız gözünü açtığından beri kedimizle beraber... Sokakta gördüğü diğer tüm hayvanları da seviyor ve peşlerinden koşuyor onlarla oynamak, dokunmak için...
Önlerine çıkan bir kedi veya köpeği görünce korkudan çığlıklar atan çocukların ebeveynleriyle kendimizi kıyaslayınca yaptığımız işle gurur duyuyor, bir o kadar da onlar için üzülüyorum.
Esenlik dileklerimle...
[url=http://firgonbares.net/][img]http://firgonbares.net/img-add/euro2.jpg[/img][/url]
[b]windows vista software downloads, [url=http://firgonbares.net/]educational discount for software[/url]
[url=http://firgonbares.net/][/url] coreldraw x4 traing charity discount software
adobe software [url=http://firgonbares.net/]time office software[/url] computer software discounts
[url=http://firgonbares.net/]cheap video software[/url] discount software for sale
[url=http://firgonbares.net/]adobe creative suite 3 design premium student discounts[/url] manager software price
to buy macromedia flash [url=http://firgonbares.net/]windows xp pro boot disk[/b]
ben bu yazıyı ağlayarak okudum. bizim de bir kedimiz var ve bebek düşünüyoruz. çevremizdeki herkes ailelerimiz de dahil, bizi doğacak bebeğe karşı sorumsuz ve düşüncesiz gibi göstermeye çalışıyorlar. benim çocukluğum kedi köpek arasında geçti ne astım ne alerji problemim oldu ve de hayvanlardan hiçbir zaman korkmadım. kedinin k sini duyunca bile korkan kuzenim ise astım hastası. ayrıca engelli çocuklara doktorlar evde hayvan beslenmesini öneriyor çünkü biliniyor ki hayvanla büyüyen çocuk daha duyarlı oluyor. o kadar çaresizim ve bıkkınım ki ne yapacağımı bilmiyorum. ve gözyaşlarıma hakim olamıyorum. insanların cehaletinden ve düşüncesizliğinden bıktım. hayvan sevmeyeni bende sevmiyorum artık :(
Post a Comment