17.5.06

......her şeyin ters gittiği bazı günler vardır.

Kurusun diye astığınız çamaşır’ın üzerine kuş def-i hacet yapar mesela.

Ya da rahatlamak için dinlediğiniz online klasik müzik kanalında birkaçı hariç her eserini içiniz akarak dinlediğiniz Mozart’ın bile işte o en sevmediğiniz, en “zorlama sevimli” bulduğunuz parçası çalmaktadır (A little Night Music'in tanınmış olan parçası değil de diğerlerinden biri).

Kızınız 1,5 yaşında olmasına rağmen 1 yaş sınırını geçtiği için artık otoriteler tarafından 2 yaşında sayılmaktadır ve işte tam o yaş “ inat yaşıdır” ...

Ve siz de tam bu yüzden, onun yemek yemesini sağlamak için değişik taktikler geliştirmişsinizdir:

---Kaşığı ters tuttuğu için çorbayı bardakta ver,

---sen içirmek istediğinde, ne kadar aç olsa da, genizden gelen tuhaf bir ses ile itiraz ettiği için bardağı çaktırmadan onun yakınlarına koy,

---ilgilendiğinde içmediği için hiçbir şey olmamış gibi mutfağa geri dön,

---bir ara kafanı uzatıp baktığında genelde çorbanın içilmekte olduğunu gör.

Ama işte tam o gün iki elini birden çorbaya sokan evladının bu işi koltuk okşayarak taçlandırmaya karar vermiş olduğunu izle acı bir gülümseme ile.

Uyanık olmamın da insanı bunalttığı anlar vardır. BU durumda hesap biraz karışık: bunalmış olan tabiî ki çocuk değil, çünkü uykusuzluk ona hiperaktivite faturası halinde dönüyor, o fatura da siz de bunaltı yaratıyor.

Çok düşündüm cevabını bulamadım. Uykusuzluk ben de mahmurluk yaratırken kızımı nasıl bu kadar enerjik yapar?

Bu fırtınadan önceki sessizlik deyişinin tam tersi bir hal midir?
“Sessizlik Öncesi Fırtına”

3. denemeden sonra artık bu günün her şeyin ters gittiği bir gün olduğunu düşünmüyorum.

Sessizlik zamanı.

Yazımı yazarken pencereden dışarıya bakıyorum. Kuş kakası bulaşmış bebe pantolonu görüntüsü bile beni deli etmiyor artık.
Deterjan var, makine var, su var, elektrik var.

Bir de şu an mola var.
Daha ne isteyeyim..

Not: Ayrıca Mozart’ın tahminen Fiagaro’nun Düğünü operasından son aria çalıyor (bundan mutluyum). “Herkes mutlu” gibi bir adı vardı yanlış bilmiyorsam. BU tür rastlantılara kozmik şakacının işi dendiğini biliyor muydunuz?

 Posted by Picasa

No comments: