16.8.06

.....Yan yana uzanmışız kızımla. O, yalnızca uykuya geçerken araladığımız bilinç ve bilinç altı arası kapısına asılı uçuşan mor tüllere bakmakta. Bense aşağılara, onun pamuk helva gibi ve minik, benimse koca(mış) ayaklarımıza…

Yeryüzüne bastıkça kirleniyorlar galiba.

Kendimi dünya üzerinde her yere basmış gibi hissediyorum o zaman. VE sonra aklıma çocukken okuduğum bir masal geliyor. Kör olan bir dünya fatihi kral ile ilgili masal…

Cadının biri “gözleri, şimdiye kadar hiç basmadığı bir toprak merhem edilirse görür olur ancak,”diyor… Oğlu biliyor, babasının hiç basmadığı bir karış toprak kalmamış şu dünya üzerinde. Atına biniyor, çeşitli yerlerden getirilmiş toprakları hallaç pamuğu gibi atıp- karıp karmalayıp hiç basılmamış bir toprak oluşturuyor.

Sonra düşüncelerim başka yerlere atlıyor.

Özel hayatlarını sere serpe, herkesin önünde yaşayan kadınlara acıdığımı fark ediyorum birden bire. Ama erkeklere değil, diyorum kendime.

Kuklalar Erkek ve kadın, kuklacı ise sadece erkek diye düşünüyorum. P. Altuğ 3 yıl evel kocasını bir başka adam için bıraktı, şimdi de o adamı başka bir erkek için bırakıyor diyerek tiksinme ifadeleri takınan kişilerin Tony denen ikinci adamı nasıl affedebildiğine şaşırıyorum. Aslında daha da şaşırdığım bir başka şey var, 1.adamı fena bir tecrübeye gark eden ikinci adam, piyasaya çıkan 3. adam sayesinde 1 adam ile kader ortağı olduklarına dair mesajlar veriyor…. O adama acımanın şimdi aklına gelmesi ne tuhaf. Ortada 3 erkek ve bir kadın var, ne iğrençtir ki tek suçlu kadın olarak gözüküyor. Midem bulanıyor.

Benim evladım da bir gün kadın olacak. Kadın olmak demek, eylemlerle alakalı bir şey değil ancak. KADIN olmak, yetişkin bir dişi olmak demek. Ancak ne yazık ki kavramlar bakan göze göre değişir. Türküleri çok severim. Şunu dinleyin, ne kadar güzeldir:

“Tanrı’dan diledim
Bu kadar dilek aman aman
Bu kadar dilek

Dizinde yatıp da
Yüzüne bakmak aman aman
Yüzüne bakmak,”




Bir diğeri mideme kramplar sokarken:

“henüz girmiş 13-14 yaşına, edalı işveli köylü güzeli,”

Bakan göze göre 12sini yeni bitirmiş güzel, bir kadındır, hem de der top edilip yataklara atılacak kadar.

Oysa benim lügatimde 12 yaşındaki insan bir çocuk. Ve hatta 15indeki ve hatta 18’inde kinin de olduğu gibi.

Kanunlar bile 18’inden önce işlenmiş suça farklı gözle bakar. Çocuktur der o, ıslah edilmeli, hapis edilmemeli….

Oysa 17’sinde bir güzelin bakan gözün verdiği karara göre damgalanması ne kadar da kolay. Hafif, diye, hoppa diye, sürtük diye….

Hak saplantısı içinde zaman zaman sokaklarda insanlarla atıştığım olur. Yürüyüp gittiğimde arkamdan ne dediklerini bilirim…

Oysa bu gibi durumda bir erkeğin arkasından edilen laf onun cinsel hayatını hedeflemez, başka kadınları satan bir adam olduğu iddiasındadır.
NE eşitlik ama. Kızılan kadın da olsa erkek de, hep kadınlar küçümsenmekte. Hem de bir tek şekilde.

Bana kalırsa bir insana hakaret ederken seçebileceğiniz en ağır kelimeler onun uygarlıktan nasibini almamış olduğu, terbiyesiz olduğu, adaletsiz olduğu, ırkçı veya cinsiyetçi olduğu, ona sunulmuş güzelim aklı kullanmayan bir tembel olduğu türünde olmalı.

Yani bir insana medeniyetsiz – terbiyesiz- kafasını çalıştırmayan ot herif demeniz ona P ya da i demenizden bin kat daha acı olsa gerek.

Yine de hiçbir atışmam da küfür kullanmam. Şimdiye kadar tek kullandığım ağır kelime “medeniyetten nasibini almamış” oldu.

Bunu park ettiği yerden çıkarken beni görmeyerek arabasının aynası ile koluma çarpan, özür dileyeceğine beni onu görmemekle suçlayan adam için sarf ettim. Görme mecburiyeti yaya’dan çok sürücüdedir oysa. Yaya dediğiniz çocukta olabilir, yaşlı da olabilir, dalgın da olabilir, hasta da olabilir. Oysa direksiyon başına oturmuş insanın dalgın olma lüksü yoktur.

O adamın “bakan gözüne göre” bana arkamdan yapıştırdığı yaftayı biliyorum.

Ama emin olduğum iki şey var: birincisi ben öyle değilim
İkincisi o adam ben onun hakkında ne düşünüyorsam hakikaten o: medeniyetsiz.

Bunun iki nedeni var. Birincisi araba kullanırken sağı solu kollamayıp yine de kendini haklı bulması
İkincisi bir kadını aşağılamak için cinsellik ile alakalı bir kelime kullanıyor olması….


Sanırım şu dünya üzerinde basılmadık toprak bırakmadığım ile ilgili yanılgıya düşüyorum ben.

Bu kirlenmeyi bu bakış açısına sahip erkeklere bırakıyorum.
VE onların gözleri için ne kadar toprak karılsa da merhem üretilemeyeceğini düşünüyorum.


Resim not: Gustav Klimt Three ages of woman'dan detay Posted by Picasa

2 comments:

Aslı Cin said...

Yeryüzüne bastıkça kirleniyorlar galiba.

Bayıldım buna.

Hayat kadınlar için çok zor. Her ne kadar kolaylaşıyor gibi görünsede hala öyle. Özellikle de dünya kirlendikçe.

Pınar'ın yaptıkları hoş değil ama onun bir ilişkisi varken onunla birlikte olanlar. Sonuçta bana ne? Tencere dibin kara, seninki benden kara durumlarıyla yalnız bırakıyorum onları.

asliberry said...

Yok yok Aslı ben Pınar'ı çok seviyorum, o patladıkça ben rahatlıyorum. Pınar bizim eşiğimizi yükseltiyor.
Ya aldatmak ne demektir, sadakat ne demektir? Köpek miyiz biz? Tüm bu tanımlamaları uydurmuş, uydurmuş, sokmuşuz bir yerlerimize. Bir insanla sevgilisin veya evlisin diye ömür boyu seninle olmak zorunda mı? Sen onunla olmak zorunda mısın? Hep birbirinizi çekici bulmak zorunda mısınız? Sürtükler, orospular diye nitelenen kadınlar, normal saydığımız, o çok ahlaklı takılan insanlardan daha dürüstler. Dostluk, birlikte yaşama arzusu, birlikte olma arzusu, birlikte bir şeyler yapmaktan zevk almak başka bir şey, aşk ve tutku bambaşka bir şey.
Ama maalesef seks erkeklere serbest, kadınlar konuşunca, dile getirince azgın, doyumsuz, tatminsiz oluyorlar.

E bir de üste seks yaparlarsa orospu da olurlar, sürtükte.

Ama neylersin ben tüm sürtük ve orospuları seviyorum.