2.2.09

Derin konu...



Oturduğum yerden kitapcı geziyorum. Böylesi bir turda belki mürekkepin ve kağıdın birleşimine has o muhteşem kokudan yoksunum ama eteğimden çekiştiren bir çocuk ile peşimden yarı kuşkulu ifade ile dolaşan görevli geriliminden de uzağım.
Bu bir sanal kitapçı. Bu kitapçı sizin gibi bir kararsızın tüm sorularını hiç bıkıp usanmadan cevaplıyor. "Acaba fazla mı rahatsızlık verdim," hissine kapılmadan kendinizi bir Alan de Botton kitaplarının olduğu (sanal) rafa atıyorsunuz, bir "ölmeden önce okunması şartlar" listesinin klasikleri arasına dalıyorsunuz. Sonra ünlü yazarlar size neyi önermiş kitapçı nerden bilecek, oysa sanal kitapçı gerçek bir müneccim. Merak ettiklerinizi tamamen önünüze seriyor. Merak ettikleriniz arasında size eş dost çevresinde "tüm eserlerini okudum," diyerek böbürlenme imkanı sağlayacak olan bir yazarın son eserinin ne olduğu, o eseri satın alanların başkaca hangi kitapları almış olduğu, herhangi bir eserin başka yayınevlerince yayınlanmış verisyonlarının bulunup bulunmadığı, varsa hangisinin daha uygun fiyatlı olduğu gibi maddeler olabilir. Özgürsünüz.
Üstelik bir kitabı almak istediğinizde öncelikle arkasını çevirip fiyatını inceliyorsunuz diye kınayan gözlerle incelendiğinize dair bir paranoyaya da sahip olmayacaksınız. Sahi ya, bir kitapçıda beni en çok sıkan şey budur. Raftan bir kitap çekip arkasına bakmak mübahtır da, özel bir istek yaparak karışık raflar arasından getirttiğiniz kitabın arkasına bakmak her nedense biraaz ayıp gelir bana.
Belli ki kitapçıya o kitabın hayali ile gelmişssiniz. Biri size önermiş ve içinizdeki okuma ateşini körüklemiş. Yazan ya da içerik kapağın arkasındaki mendebur etikete basılmış rakamların niceliğine göre feda edilebilir olmamalı. Bu çok alçaltıcı.
Bu gibi durumlarda (eğer korktuğum başıma gelmiş ve kitabın ederi kitabın içeriğine baskın gelmişse) çok büyük bir utançla kitabı yerine geri koyarım. Ben değil sistem utansın derim sonra kendime.
Söylemesi ayıp 2 üniversite bitirdim. Yabancı diller falan, daha fazla konuşmayayım ego şişmesi yaşıyorum sanacaksınız. ÜZerine bir de şahsen internette bir çok sayfada adım "yazar" sıfatıyla birarada anılıyor. Fakat gel gör ki kitap almak zaman zaman beni aşıyor. Bu durumda asgari ücretle 4 kişilik aile geçindirmeye çalışan emektarları düşünmeden edemiyorum. Pazar tamam, tarlaların ürünlerini herkes yiyor da kültür ürünlerini tüketmek her baba yiğidin harcı değil gibi. Sanal kütüphane mevzuu derin, ama kısa yazma kararım var. O halde arkası yarın diyelim.

No comments: