16.11.07

Facebook'un eksiği.....

Bir kac gün önce kendime ait olduğunu sandığım bir hayatın içinde hayalet gibi gezerken yakaladım kendimi…

Kimileri buna kısaca facebook diyor…

Hayatıma bir şekilde değmiş tüm insanların adları neyseydi de, soyadlarını hatırlamak biraz zorlamıştı beni. Neticede neye karar vereceğimi bilemedim; kah “aman ne çok insan tanımışım!” dedim, kah “tanıdığım ve bende iz bırakan insanların hepi topu bu kadarmıymış?”…

Neticede insanlarımı listeye eklerken doğallığımı bile yitirdim. Benden değil de ondan gelsin beni arkadaş listesine eklemek talebi dedim kendime, kendimi naza çektim… Arkadaşlıkların da sevgililikler gibi nazlar ve kaprisler içermekte olduğunu gördüm- deneyimledim. Ve bir de bazı dostlukların gömülü olduğu küller arasından hiç çıkarılmaması gerektiğini öğrendim. Bunun nedeni ilişkinin iki selam- bir kelam’tan öteye gitmemesiydi. Belli ki bazı ilişkiler ancak ait oldukları dönemde yeşerebilirdi. Sonrasını ne sen sordu ne ben söyleyeyimdi….
Keşke dokunmadan kalsaydı da o insanı bir bulsam onunla sonsuza kadar ne çok konuşacak şeyim olacağını düşünsemdi.

Ancak en sevgili dostlarla bile ilişkim dürtüşüp- tepişmekten öte pek gitmedi. Bir de birbirimize İngilizce adları ile müşerref olduğumuz lilyumlar, ayı balıkları gibi hediyeler göndermekten tabi.

Yine de birkaç isim vardı ki tüm bu zaman kayıplarına değdi. Onlar facebook sınavını aştılar, kopuşumuzun nedeninin yalnızca ve yalnızca dal dal- budak budak ayrılan hayat yolları olduğunu ispatladılar…

Nam-ı diğer yüz kitabının bana söyleyeceği bir sözü daha vardı; Kaybettiğim ve arayışı içinde olduğum dostlarımdan biri de bizzat kendi gençliğimdi….O da bir gün kendiliğinden karşıma çıktı. 20 yıl öncesinin bir objektifine dikilmiş gözlerle direk bana baktı…

Çok şen bir gençler grubu….
Balkondayız.
Makinenin flaşı yok belli (her şey eski bir biz yeniyiz hayatta) . yığılmışız birbirimizin üzerine gülmekteyiz. Kaşlar cımbızla, saçlar fön makinesi ile tanışmamış…. Bakışlarımızın anlamlı olması için sürmeye, sağlıklı görünmek için ise allığa ihtiyacımız olduğunu ise hele hiç düşünmemekteyiz. Hayatın binlerce kapıya açılan olasılıklar antresinin tam ağzında durmaktayız bir de. Çok muhteşem başarılara imza atılacak olan muhteşem bir hayatımız olacağını, elimizi neye atsak altına dönüşeceğini sanmaktayız…. Velhasıl hayat dolu ama boş bakmaktayız…..

Resmi göreli hepi topu 2 gün oldu. Ancak üzerime 2 gündür 20 yılın ağırlığı kondu….
Geçmişten- çok uzaklardan bir dostumu buldum böylece ben Facebook’ta. Ancak aşamayacağım bir sorun var ortada…. Facebook sanal rakı sofralarından hediye ayı balıklarına her türlü imkanı sağlıyordu da bana, bir kendi gençliğimi dostlar listesine ekleme seçeneği yoktu sayfada…

1 comment:

Zeynep said...

Çok güzel dile getirmişsin,yorum yazmadan edemedim.Gerçekten de bu facebook ile ilgilenmeye başladığımdan beri seninle hemen hemen aynı şeyleri hissetmişiz.İnsan en çok kendini arıyor,geçmiş güzel günlerini ve hatıralarını.Paylaştığın için teşekkürler,güzel yazılarını zevkle okuyorum:)