29.7.07

Bir cümle.....

Gazetelerin milenyum bitiyor başlıkları atmasına 11-12 sene varken daha, bir film seyrettim İzmir’in şimdi hangisi olduğunu hatırlayamadığım bir sinema salonunda.

Film sıradan bir dolandırıcı çetesi üzerineydi. İşte öylesine başlamış, öylesine gitmekteydi. Ancak dakikalar ilerledikçe nüfus cüzdanı pembe olan herkese olacağı gibi dikkatimi daha çok çeker olmaya başladı. Zira sıkıcı girizgâh bitmiş başarılı psikiyatr ile dolandırıcı çetesinin başı aşk yaşamaya başlamıştı.

Sonra bir arbede.

Kadın birini öldürdü. Aslında daha da doğrusu kadın birini öldürdüğünü sandı.

Bilmediği bir şey vardı: Elbette ki karga ile konuşanın burnu şu veya bu anda, ama illa “tezek”e batardı.
Dolandırıcı çetesinin başı, kendine aşık ettiği kadınının kendisini katil sanıp bir buhrandan bir başka buhrana savrulmasından ne tür bir çıkar sağlayacaktı, şu an hafıza(m) dışı.

Çünkü hafızam belli ki filmden beni daha çok etkileyen şeyleri not aldı:

….
Kadın bitmek bilmeyen perişanlığının doruk noktası bir anda titreyen elleri ile diploma çerçevesini parçaladı, kanayan elleri ile elbette ki diplomasını yırttı attı. Sonrasında, son bir delilikten kurtulma çabası ile soluğu değer verdiği bir hocasının yanında aldı. Karşısında suçluluk duyguları içinde kıvranan ama başına ne geldiğini anlatmayan eski öğrencisini bulan yaşlı ve güngörmüş kadının ağzından birkaç cümle çıktı.

Ama bir cümlesi bana, ona, şuna --velhasıl karanlık sinema salonunu dolduran herkese yetti de arttı…

- Ne yapmış olursan ol önce sen kendini affet…



Not 1: Filmin gerisini anlatmamı istiyor olabilir misiniz? Sonu süprizli demiştim, belki seyredersiniz.
Not 3: Arada sırada kimi yazılarımı buraya bağlayacağım. BU bir referans noktasıdır.

1 comment:

Asortik Krep said...

Bence anlat :)
Bu kısımdan sonra dileyen okumasın yazıyı..