12.9.08

Değiş-tokuş....

Nehir diyor ki "keşke benim adım Binnur olsaydı,"
Ben diyorum ki "Keşke Nehir benim adım olsaydı."

Sonra diyor ki Nehir "O halde değişelim isimlerimizi..."

OLur. Neden olmasın. Ben sen doğmadan önce başlamıştım senin adına imza denemelerine. Benim için zor olmayacak. Ama sen büyüdüğünde pişman olacaksın, geri almaya çalışacaksın adını. Vermeyeceğim geri, haberin ola. Ve bana bıraktığın tüm çocukluk anılarını da... Sen ne kadarını hatırlarsın bilmiyorum, ama ilk 4 yıl senden çok benim aklımda...

9.9.08

Nasıl bir Masal ?



Ailenin en küçüğü olmaktan yakındığım günler vardı. Ama onlar çok gerilerde kaldı. Artık ben bile küçük değilim. 40’a çıkan merdivenlerde sondan ikinci basamakta dinlenmekteyim. Teyzeme anlatıyorum minik kızımı. Ona sunulan imkanlar bize sunulmuş olsaydı her şeyin çok daha farklı olacağından söz ediyoruz, bir çoğunuzun zamanın bir köşesinde sarfetmiş olduğu cümlelerle. Ama sonra farklı bir laf çıkıyor teyzemin ağzından; duralıyorum. Birazı etkilenme, çoğu hüzünlenme- karışık duygular içine giriyorum.
“Artık biz masal olduk onlar gerçek!” diyor teyzem. Neden? “Çünkü biz sürekli geçmişimizden bahsederken onlar gelecekten bahsediyorlar!”

Henüz “sürekli” değil belki ama, ekseriye “evet!”

Şöyle yapmıştım, böyle etmiştim, şuraya gitmiştim, şunu görmüştüm.
Miştim- mıştım…

Oysa söz konusu kızımsa eğer acak-ecekler devreye giriyor. Ve illaki her cümlenin sonuna yapıştırılmış birer “inşallah” kelimesi.

Belki de gelecekten bahsedenler onlar değil, biziz.

Verdik bir kere genlerimizden bir demet, evladın geleceği ve kendimizinkini birbirine dolanmış iki sarmaşık gibi görmekteyiz. Biz insanoğlu, içinde umut barındırmayan hayatları sevmeyiz. Kendimizde olmayanı evladımızın minik omuzlarına yükleriz. Böylece okuduğumuz masal her iki yöne doğru uzar ve renklenir; biri geçmiştir – öteki ise gelecek.

Umarız ki gelecek evladın yüzüne gülecek.
Gülmeme ihtimalini de biliriz elbet. İşte bu yüzden gerilir, 4 yaşında çocuklara haftada 11 saat İngilizce dersi veren okulların kapısına diziliriz.

Kötü bir şey mi bu?

Değil elbet. Fakat biraz derin düşününce sırtım ürperiyor. Yarış çoktan başlamış, çocuklar bilmiyor. Fakat ben bir anneyim, kızımın bilemediklerini bilirim. Nehir’imin de masal olacağı zamanlar gelecek, anlatacağı hikayenin rüyalar kadar güzel olmasını isterim…