9.12.09

Proust Anketi

Sizi en çok üzecek olay: Kendim ile ilgili ise kör olmak. Görmem gereken çok şey olduğunu düşünüyorum. Hayatın görsel bir şölen olduğunu… 4. 10 yılın sınırında görebildiklerimle yetinmek yerine göremediklerimin yasını tutmakla meşgulum. Hayattaki cümlelerimin bir çoğu görme veya görememe yüklemi ile sonlanıyor gibi. Anne ve babamın son yıllarında onları “yeterince” göremeyecek olmak sıkıntılarımın en büyüğüdür. Ve Machu Pichu’yu henüz görmemiş olmak, ve Toskana kırlarını, ve Michalengelo’nun Davut heykelini ve Monet’in Nilüferler’ini ve Tac Mahal’i ve Nemrut Dağının taştan bekçilerini. Bunların bir çoğu benim gibi, benim kadar zamana karşı kırılgan olmadıkları için her an ve hala görülmeye müsaitler biliyorum. Ancak dahil olduğum yaşam şartları paramın olmasının bedelinin zamanımın olmaması demek olduğunu söylüyor. Görüp göreceğimin bu olmasına çok üzülüyorum….
Nerede yaşamak isterdiniz?: İtalya’da.
Yaşayabileceğiniz en mutlu an: Kızımın doğduğu an.
Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz?: Safça yapılan hataları
En sevdiğiniz erkek karakter: Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler’inde Shevek. Ve Elbette Shakespeare’in ama yine de Mel Gibson’un yorumuyla Hamlet.
En sevdiğiniz kadın karakter: Neden bilmiyorum tum o hastalıklı ve gücsüz yapısıyla (tum bunlara ragmen) Ophelia.

En sevdiğiniz ressam: Monet
En sevdiğiniz müzisyen: Mozart ve Ian Anderson

Bir erkekte en beğendiğiniz özellik: Dürüstlük, güvenilirlik ve espritüellik.
Bir kadında en beğendiğiniz özellik: Suyu çıkarılmamış bir kadınsılık ve ona paralel giden saygınlık.
Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş: Birden çok şey. Bazen yazmak, bazen müzik içinde kaybolmak, bazen salt yürümek, bazen çiğdem çitlemek, bazen fil fıstığı yemek, bazen kızımın dizine uzanmak, bazen kedimin bana sokulması, bazen mürver ağacının çiçeğini koklamak, bazen denize bakmak, bazen dansetmek, bazen ders anlatmak, bazen eski kitap koklamak, bazen reyhan yaprağına beyaz peynir sarıp yemek ve binlerce bazenin gereğini yerine getirmek.
Kimin yerinde olmak isterdiniz: Müzikleri tarzım olmasa da Nil karaibrahim'in (hem büyle güzel - hem boyle akıllı olmak adına), Juliette Binoche'nin (ve yine aynı sebepler, üstüne yetenek)...
Arkadaşlarınızda hangi özellikler olmasını istersiniz?: Güvenilirlik. espri anlayışı, zarafet (hayat adamlığı anlamında) sevecenlik.
Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik: Birgün yokolocağım gerçeğine fazlasıyla kafayı takmış olmam ve bu yüzden bir çok girişimden (kimi zaman yazı yazmaktan bile) geri durmam.
En sevdiğiniz renk: Siyah
En sevdiğiniz çiçek: Lilyum demek moda oldu son zamanlarda ama esası misk zambağı. Aşk kokar bu çiçek. En parasız zamanlarımda bile almaya çalışırım. Sıklıkla parasız mıyımdır nedir, pek nadir alırım.


En sevdiğiniz kuş: Serçe. Hani soğukta tüylerini kabartıp top top olurlar ya, işte tam da o halleriyle.
En sevdiğiniz yazar: En sevdiğim yazarın bile kimi yazılarını sevemem bazen. Ama Alain de Botton'u severim ben, sanki zorlasam onun gibi yazabileceğimi zannetmekten (mümkün müdür, yoksa kendini bilmezlik mi bilemiyorum) sonra (orjinalinden) Jane Austen, Ursula K. Le Guin, bir aralar Marquez yine bir aralar Orhan Pamuk, bir aralar Herman Hesse vs vs vs
En sevdiğiniz şair: Tüm Haiku yazan Japon Şairleri (erişebildiğim)
Tarihte en sevmediğiniz karakter: Olsa olsa Hitler'dir.
En çok isteyeceğiniz özellik: Muktedir olmak isterdim. Bana acı veren şeyleri yok etmeye. Ya da düzeltmeye. Böylece haberleri seyredebilir olurdum. Veya sokaklarda rahat rahat gezerdim, aç ve üşümüş kedilere, kaburgaları sayılan köpeklere içim sızlamadan bakarak. Fakat bu da ne? Güzellik yarışmasında verilen ezber cevaplara benzedi bu :( ... Ancak gerçek ve içten...

Nasıl ölmek istersiniz?: Acısız
Hayattaki sloganınız: İyi yaşa, mümkünse kimseyle sidik yarıştırma, sorulmadıkça söyleme (hava atıyorsun sanarlar), iyi niyetli ol, herkesin iyi niyetli olduğuna inan ama insanoglunun neticede içinde kaka taşıdığını unutma !!!! :))
Şu anki ruh haliniz: Durgun- yorgun... Hiçbirşeye yetişememekten bıkkın. Akşama kedime iğne yapmam gerektiği için gergin, sanırım benim de tetanoz aşısı yaptırmam gerek, buınun için izin almak zorundayım, izin almaktan nefret ettiğim için de stresli. Banyom berbat, topla beni diye bagırıyor - tıpkı gardrop odası gibi, bu yüzden neşesiz vs vs vs.... Ancak dinlemekte olduğum müzikten dolayı yine de keyifli. (Neydi felsefe-sorulmadıkca söyleme- sorulmadı o yüzden ne dinlemekte oluğumu söylemeyeceğim :) )

NOt: Altı çizgili satırlar tercih edilerek olmadı,ancak bir türlü de düzeltilemedi. Basiret meselesi :)



2 comments:

Unknown said...

binnur selam,
yogagunlugunu okuma icin izin verir miisn?
sevgilerimle cagla

Binnur A. Ö. said...

Cagla merhaba
yogagunlugune ben ortak edildim cunku ceviri yaptım o sayfa icin. aslında asliberry'nin sayfası o.
istersen ona danıs bir ...