Adını sıklıkla duyduğum ama okumaya bir türlü cesaret edemediğim yazarlardan biri Marcel Proust'tur.
Bir konu ya da bir insan, ya da bir kültür ürünü eğer dikkatimi çekmişse sıklıkla yaptığım gibi söz konusu nesnenin çevresinde köpekbalığı olmak bana iyi gelir.
Köpekbalığı, bilirsiniz, avını avlamadan önce çevresinde defalarca turlar. Onu bir yoklar, hatta bir daha yoklar, hatta gerekirse bir daha, ondan sonra layıkınca mideye indirir.
Göze kestirmek, arzuladığın şeyi sindirip sindiremeyeceğini irdelemek iyi bir fikir. Niyet önemli tabi. Allahtan ben (sizden iyi olmayayım :) ) iyi bir insanım ve benim bir nesneyi sindirmem demek onu yiyip yutmam değil, içselleştirmem, benimin bir parçası haline getirmem demektir.
(Küçük adıyla hitap etmem de bir sakınca yoksa eğer,) Marcel de köpekbalığı takdiğimden nasibini alanlardan.
Benden sadece 1 yaş büyük olup da yine benden 10'larca fersah büyük ürünler çıkarabilmesine hep gıpta ettiğim (ancak yine de kimi eserlerinde esneyebilme lüksümden vazgeçmediğim) Alain de Botton giriyor şimdi sahneye.
Botton'ın "Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir?" adlı kitabı John Updike diye bir zatın deyimiyle Proust'un yaşamından bizim için dersler çıkarırken, onun yapıtlarını bizim yerimize bir kere daha okuyan, o kocaman, kutsal gölü, damıttığı tatlı berrak suyla dolduran bir kitap...
Eğer ki 1 saatte Kirkeergard, 1 saatte Jung, 90 sayfada felsefe tarihi, Yarım Günde Dünya Tarihi türü kitapların müdavimlerindenseniz, bu kitap tam olarak sizin için.
Botton tam anlamıyla yememiş- içmemiş- ama Proust'u yemiş bitirmiş, sindirmiş ve yazarı size 191 sayfa halinde özetlemiş.
Elbette ki bir başka insanın sindirim sisteminin asalağı olarak yaşamaktansa kendime ait hazımlar peşinde koşmayı tercih ederim. Botton'un kitabı ilk durak olmalı ama son durak asla.
Nerden geldik peki buraya?
Aslıberry'nin sayfasındaki ebelemeden sobelemeden.
Proust Anketi diye bir şey varmış.
Aslı samimiyetle yanıtlamış.
Ben de yanıtladım da, onu diyim demiştim. Fakat gevezelikten ona sıra gelmedi.
Uzun zamandan beri yazma eylemine sırt dönmeme neden olan çarpık ama bir türlü değiştiremediğim fikrim (pek bir nihilist, pek bir her şey boş, o halde yazmak da boş, yayınlamak da boş türü) üstüme hücum etmezse bugün yarın onu da yayınlarım umarım.
umarsınız, umar
vs vs vs....
1 comment:
Yaayınlaa!Yaayınlaa!Yaayınlaa!
Post a Comment