Gün içinde bana kalan zaman azaldıkça zaman talep eden işlere eğilimim o denli artıyor. Kimileri buna "işleyen demir ışıldar" mantığıyla yaklaşabilir. Gerçekten de öyle, işledikçe işleyesi geliyor insanın. Bu duruma tamamen tezat bir başka kavram var ki ona da "uyku uykunun mayasıdır" deyimi eşlik eder.
Bu ikinci durumu sadece kedilere yakıştırıyorum. Kedi severler bilir, kediler günde 16 saat kadar uyumazlarsa gözlerinin iç çevresi kızarır, böyle çipil çipil bakar insanın içinde acıma hisleri uyandırırlar.
Ancak biz kedi değiliz. Bize kedilerinki gibi 16 elbette değil ama 8 saat uyku bile sanki fazla.
Zaman akıp gidiyor ve "uyku uykunun mayasıdır" atasözüne "sıfıra sıfır elde var yine sıfır," atasözü pek güzel eşlik ediyor.
Oysa kalıcı değilsek kalıcı bir şeyler bırakmak için hep birşeylere zaman ayırmak gerekiyor.
İşte bu yuzden az önce eşimin eline bir fıstık çamı fidanı tutuşturdum. Bahçemizde artık cok dallanıp budaklanacak ağaçlara yer kalmadığı için dağlık bayırlık bir yerlere gidip dikmesini önerdim fidanı.
Giderken kızımızı da yanına aldı. Mevsimi geldiğinde tombik dutlarını yediği ve yedirttiği (ama benim bir türlü kendi gözlerimle göremediğim) yamaç dutlarından birinin yakınlarında fıstık fidanını toprakla buluşturmuşlar.
İnsanoğlu canına ot tıkamadığı sürece kimbilir (bizden sonra bile) kaç yıl yaşayacak fidan bir düşünün.
BU tür kalıcılık fikri son zamanlarda aklımı çok kurcalıyor. İnsanoğlunun tüm ilerlemesini bu düşünceye borçlu olduğunu düşünüyorum. (ve elbette- ve ne yazık ki tüm gerilemesini ve geriletmesini de)...
Geriletme derken kastettiklerimden biri doğanın gerilemesi. Geçenlerde bir yerlerde okudum buzul çağı bekleniyormuş. Umarım bu süreç evrenin zaman kavramına göre kısa olsa bile insanoğlunun zaman kavramına göre yüzlerce yıllık bir süreçtir (En iyisi hiç olmaması ya, eh bunu dilemek için de ona göre yaşamak gerek. Hangi birimiz küresel ısınma nedenlerinden olan klimalarımızdan, deodorantlarımızdan ve egzos gazı kaynağı arabalarımızdan vazgeçtik?)
Ve sonra kelebek etkisi diye bir şey var. Hani Amazonlarda bir kelebek kanat çırpsa Avrupa'da oluşacak fırtınaya başlangıç verirmiş türü bir söylem*... Bu durumda dünyanın gidişatını olumlu yönde etkileyecek bir kanat çırpışı yapma derdine düşmekte ne sakınca olabilir? Üstelik bu çırpış kalıcılık mabedinize bir çivi daha çakmak anlamına geliyorsa bundan iyisi can sağlığı değildir de nedir?
Daha net konuşmak gerekirse kesip biçerek, dikip birleştirerek var etmeye çalıştığım nesneler halkasına çantaları da ekledim. Şimdilik fikir bazında.
Çocukluğum örgüler örülen, dikişler dikilen, nakışlar yapılan evlerde geçmedi. Ortaokul yıllarında herkes matematikten fen'den korkarken benim tek korkulu rüyam ev ekonomisi dersleriydi. Sonradan ama çok sonradan keşfettim ben el işleri ile rahatlamanın kadına özgü bir şans olduğunu. Bazı işlerin de belli bir yaş sınırı oluyor, 30'undan sonra sana iş öğretecek kişi bulunmuyormuş meğer. Neyseki internet imdadıma yetişti. El yordamı bulduğum sayfalardan neler öğrendim neler. Sırada çantalar var. Günlerdir çanta nasıl dikilir araştırıp soruşturup duruyorum. Bu esnada bu hobime keyifle onay veren Aslı'yı da link bombardımanına tutuyorum. Hayalimiz Mayıs ayında günübirliğine bana geldiğinde en azından bir çantayı dikmek ve bitirmek.
PEki tüm bunların kelebek etkisi ile ne alakası var?
Biliyor musunuz kaplumbağalar denizlere savrulan poşet torbaları deniz anası sanıyorlarmış, ve elbette iştahla atıldıkları bu torbaları sindiremeyip ölüyorlarmış. Doğal dengede her canlının büyük önemi var. Kaplumbağa diyip geçmeyin. Alışveriş torbası yerine kendi diktiğimiz (ve işte bunu ben diktim - bu benim ürünüm diyebileceğimiz) bir çanta kullanmak kimbilir kaç bin kelebeğin kaç kanat çırpışına bedeldir.... :)
*Kelebek etkisi, bir sistemin başlangıç verilerindeki ufak değişikliklerin, büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen isimdir. İsmi, Edward N. Lorenz'in hava durumuyla verdiği örnekten geliyor: Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir.
2 comments:
harikasınız
uzun zamandır ortalıkta görünmeyen kalem çıkmış ortaya... çantaya mı teşekkür etsek ne ? :)
Post a Comment