Ünlülerin evlerinin resimlerine bakmadan duramıyorum.
Farkettim ki o evlerde özendigim sey evlerin ne zenginlikten patlamışlığın sembolü olan ferahlığı- aydınlığı ne de yaldızlara bulanmış eşyaları...
Ben o evlerin tertipine, düzenine ve temizligine hastayım; Ortalıkta yerlerde her an ayağınıza takılıp da küfretmenize neden olacak luzumsuz ıvır zıvırlarının olmaması, herşeyin deyim yerindeyse buzzzzzzz gibi düzenli olması.
İyi ama biliyor musun ki Binnur, bu özendiğin şeyi o gıpta ettiğin zenginler kendileri gerçekleştirmiyorlar.
Bunu onların adına yapan kişiler var. Ancak onlar Bekir Coşkun'un göz yaşartan şu yazısından kendilerine çok fazla pay çıkartamayacaklar.
NOt: Son cümle, ev işini sevmeyen ama tüm evin işinin altında ezilmiş bir çalışan kadının kendi kendine yaptığı tesellinin resmidir (züğürtçesine!)
4 comments:
En iyisi hayatı daha basit yaşamak sanırım. Çok fazla incik boncuk almamak... :)
bende yazsam böyle bir post aynısını yazardım sanırm...
kadınların ortak hikayesi :)
Aslında bence ayaklarına takılan şeyleri onlar için toplayacak birileri olanlar da o kadar huzurlu değildir. Aslı huzurlu olan o yerlerdeki şeylere basmaktan ya da üzerinden atlamaktan rahatsızlık duymayanlardır (ki bu kesinlikle ben değilim :) O kadınlar ki, halk arasında erenler de denir, onlar asıl mutluluğu yakalar. Nasıl mı, herşeye yetişemeyeceklerini kabul edip kimisinden vazgeçerek :))
Post a Comment