İnsan vücudunun kaçta kaçını su oluşturuyordu hatırlayamıyorum ama beynimin boş yerlerinin süt ile dolu olduğuna eminim artık ben.
Çok değil (!) tam 2,5 yıl boyunca daha sık yazı yazabilmek adına her öğleden sonra beynimin boşluklarını işgal edip düşünmeme engel olan sütü törensel bir şekilde boşaltmış bir kadınım.
Çok değil (!) tam 2,5 yıl boyunca daha sık yazı yazabilmek adına her öğleden sonra beynimin boşluklarını işgal edip düşünmeme engel olan sütü törensel bir şekilde boşaltmış bir kadınım.
BU törene kimileri bebeği en hızlı yolla uyutmak, kimileri ise (kısaca) emzirmek demektedir.
Rutinimiz şöyledir (şöyleydi) kızım emer, o emdikçe önce beden üzerindeki iki topda konuşlanmış olan süt bezleri boşalır, ardından (muhtemelen) beynimde sıkışma yaratan sanal sütler devreye girer, beynimde boşluklar oluşmaya başlar ve o boşluklarda “olur- olmaz” ama illa “yazılası” düşünce formları resm-i geçit yaparlar. Bana kalan ise dibimde yatan devamım, minik insan uykuya teslim olur olmaz soluğu klavye başında almak olur.
Karışık bir dönemden geçmekteyim.
Birden çok değişimin etkisi altında olmamı gezegenlerin gökyüzündeki konumuna bağlamış bir halde akşamları yıldızlara hayret içinde baktığım günler bugünler.
Önümde uzanan iki sıra ev arasındaki geniş boşlukta uzun süre asılı duran muhteşem hilale* ve kimi zaman onun önünde, kimi zaman arkasında yakaladığım parlak yıldıza gözlerimi dikip düşünüyorum:
“Bu konum iyi arkadaşlar, Böyle devam edin.”
Yıldızların değişken asimetrisi elime bahçe dergileri tutuşturdu, beni semt pazarlarında ucuz ortanca saksıları arayışına düşürdü belki ama kalemimi alıp çöpe attı sanki.
Fakat biri gider biri gelir diye bir kuralı var evrenin. Şimdi elimde çapa var.
Ve
Ve beynimin kıvrımlarında süt.
Rutinimiz şöyledir (şöyleydi) kızım emer, o emdikçe önce beden üzerindeki iki topda konuşlanmış olan süt bezleri boşalır, ardından (muhtemelen) beynimde sıkışma yaratan sanal sütler devreye girer, beynimde boşluklar oluşmaya başlar ve o boşluklarda “olur- olmaz” ama illa “yazılası” düşünce formları resm-i geçit yaparlar. Bana kalan ise dibimde yatan devamım, minik insan uykuya teslim olur olmaz soluğu klavye başında almak olur.
Karışık bir dönemden geçmekteyim.
Birden çok değişimin etkisi altında olmamı gezegenlerin gökyüzündeki konumuna bağlamış bir halde akşamları yıldızlara hayret içinde baktığım günler bugünler.
Önümde uzanan iki sıra ev arasındaki geniş boşlukta uzun süre asılı duran muhteşem hilale* ve kimi zaman onun önünde, kimi zaman arkasında yakaladığım parlak yıldıza gözlerimi dikip düşünüyorum:
“Bu konum iyi arkadaşlar, Böyle devam edin.”
Yıldızların değişken asimetrisi elime bahçe dergileri tutuşturdu, beni semt pazarlarında ucuz ortanca saksıları arayışına düşürdü belki ama kalemimi alıp çöpe attı sanki.
Fakat biri gider biri gelir diye bir kuralı var evrenin. Şimdi elimde çapa var.
Ve
Ve beynimin kıvrımlarında süt.
NOt:Hilal yerini yarım aya bıraktı artık aslında.